Günümüzde çoğu ülke ve uluslararası kuruluşlar karbon ayak izini azaltmaya yönelik adımlar atmaya başlıyor. Bu adımlar sürdürülebilir enerji üretiminden elektrikli araçlara, geri dönüştürülmüş materyallerden çevre düzenlemelerine kadar bir sürü alanda kendini göstermiş durumda. Ancak bu adımlar her ne kadar uzun vadede dünyayı kurtarmaya yönelik adımlarmış gibi görülse de günümüzde artan enflasyon ve konut krizi gibi global sorunların üstüne eklenince, halkın ekonomik durumlarına baskı uyguluyor.
Kanada’nın bu sorunlara kendince ürettiği çözümlerden biri de “Carbon Tax” adı verilen ve çevreye saldığımız kirliliğin bir bedeli olarak görülen sistemdir. Bu sisteme göre üreticiden tüketiciye kadar çevreye yapılan salınımının bir bedeli olması gerektiğine karar verilip, caydırıcı niteliğinde uygulamaya sunulmuştur. Hatta her yıl yapılan vergi beyanlarında “Climate Action Incentive” adı verilen geri ödemeler yıl içinde ödenen Carbon Tax’lerin bir karşılığı olarak iade edilir.
İklim değişikliğinin ilk hattında olan çiftçilerin ihtiyaçları, bu verginin tasarımı sırasında dikkate alınan en önemli faktörlerden biri. Çiftliklerde kullanılan tüm benzin ve dizel yakıtları ile biyolojik emisyonları muaf tutulur. Bu yüzden çiftlik emisyonlarının yaklaşık %97'sinin Carbon Tax’e tabi olmaz. Ayrıca, federal hükümette bulunan eyaletlerdeki çiftçiler, daha düşük karbonlu tarım yöntemlerine geçişlerine yardımcı olmak için geri ödenebilir vergi kredisi alabilirler.
Peki son yıllarda yaşadığımız bu ani fiyat artışı, Convservative lideri Pierre Poilievre’in “Axe the Tax”(kabaca “Vergiyi Kes” gibi bir anlama geliyor) sloganı ile bağlantılı mı?
İşte bu noktada açıkçası kafalar biraz karışık. Bir yandan Bank of Canada bu verginin günümüzdeki enflasyona olan etkisinin %0.15 gibi küçük rakam olduğunu açıklarken, halk bu rakamın tek bir işleme bağlı olmadığını, üreticiden tüketiciye gelene kadar defalarca bu verginin tekrar tekrar ödendiğini ve son faturanın halka yansıdığını savunuyor.
Başka bir makalede ise artışın asıl sebebinin Carbon Tax’ten ziyade, fosil yakıtların kendisi olduğu iddia ediliyor. Ukrayna – Rusya savaşından bu yana petrole getirilen kısıtlamalar sonucu dünya genelinde artan fiyatlar, her ne kadar dünyanın en büyük 3. rezervine sahip olsa da, Kanada’yı da etkiledi. Makaleye göre 2022 Haziran ayında litre başına gelen $2 dolarlık artış, şuan yaşanan ekonomik sorunların en büyük kaynaklarından biri.
Carbon Tax’e yapılan artış yıl boyunca artmaya devam ederken 1 Nisan’da gelecek olan %23’lük artış, çoğu eyaletin başbakanları tarafından gelen erteleme taleplerine rağmen şimdilik herhangi bir değişikliğe uğramadı.
Ancak dün, Conservative lideri Pierre Poilievre’den gelen en önemli açıklama, Justin Trudeau’nun bu vergiyi ertelememesi koşulunda meclise sunacakları “Vote of Non-Confidence” tehdidi oldu diyebiliriz.
Peki nedir bu Vote of Non-Confidence?
Milletvekillerinin hükümete güvenip güvenmediklerine dair oylama taleplerine verilen isimdir. Eğer Liberal azınlık hükümeti oylamayı kaybederse, hükümetin istifa etmesi veya Meclis'in feshedilmesi için talepte bulunması bekleniyor, bu da genel seçim yapılmasını zorunlu hale getirecek.
Kısacası, Kanada hükümetinin dünyaya bıraktığımız lekeleri temizlemek amaçlı sunduğu bu vergileme sistemi, günümüzde politik bir ikilemin kurbanı olmuş durumda. Belki en başından beri hepsi sadece politik amaçlar uğruna kurulmuş sistemlerdi, belki de gerçekten iyi niyetli bir girişimdi. Ancak bilgilerin güvenilirliğini tespit etmenin çok zor olduğu şu günlerde hangisinin ne kadar doğru olduğu şüpheli…
Kaynaklar:
Comments